top of page
Tube Lights

Güncel

Fauré Le Page Davası: İşletmenin Kuruluş Tarihi Olarak Algılanabilecek Tarih Unsurlarının Yanıltıcılığı


Av. Nazım Kaan Demir

Av. Ali Mert Çavuşoğlu


I. Giriş


Tarih belirten ibarelerin markaların unsuru olarak kullanılması, tüketici algısını yönlendirme açısından önemli bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Tarih ibareleri çoğu kez işletmenin kuruluş tarihini belirten unsurlar olarak markada yer almaktadır. Zira bir markanın köklü geçmişe sahip olması, tüketiciler nezdinde güven ve kalite algısını güçlendiren bir unsur olarak kabul edilmektedir.

Peki, markanın gerçek kuruluş tarihinden farklı bir yılın, markanın bir unsuru olarak kullanılması yanıltıcı mıdır? Bu yazımızda, markanın, işletmenin geçmişiyle ilgisi olmayan ve kuruluş yılı gibi algılanabilecek bir tarih unsuru içermesinin yanıltıcı niteliğini Türk marka hukuku ve Fransız Yargıtayı’nda derdest "Fauré Le Page" davası çerçevesinde ele alacağız.


II. 6769 s. Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Yanıltıcı Nitelik Nedir?


Markalar, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretlerdir. Türk hukukunda marka olabilecek işaretlerin kapsamı oldukça geniştir. Bu anlamda kelimeler, şekiller, sayılar, sesler ve renk kombinasyonları gibi pek çok farklı unsur marka tesciline konu olabilir. Bununla beraber marka başvurularının tescil edilebilmeleri için mutlak ve nispi ret nedenleri uyarınca reddedilmemeleri zorunludur.


6769 s. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) marka başvurularında mutlak ret nedenlerini düzenleyen 5. maddesinin 1. fıkrasının f bendi uyarınca, “mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler” marka olarak tescil edilemez. Bu hüküm, aynı şekilde 2015/2425 sayılı AB Marka Tüzüğü’nün 7. maddesinde ve Alman Marka Kanunu’nun 8. maddesinde de yer almaktadır. Burada dikkate alınması gereken en önemli unsur, işaretin ortalama algılama seviyesine sahip tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olup olmadığıdır.


Yanıltıcılığın, malın niteliği ve özellikleri bakımından tüketicilerin yanılacağına dair “güncel ve ciddi” bir tehlikenin varlığı halinde söz konusu olduğu kabul edilir. Bu anlamda yanıltıcılık değerlendirmesinde zayıf ihtimal yeterli değildir.


Yanıltıcılığın, üç ana başlık altında ortaya çıkabileceği kabul edilmektedir:

1) Mal veya hizmetin “niteliği” bakımından yanıltıcılık,

2) Mal veya hizmetin “kalitesi” bakımından yanıltıcılık

3) Mal veya hizmetin “coğrafi kaynağı” bakımından yanıltıcılık


Hükümde yer alan “gibi konularda” ifadesi nedeniyle yanıltıcılık belirtilen başlıklarla sınırlı değildir. Buna ek olarak SMK m. 5/1-(f) hükmü esasen markayı taşıyan mal veya hizmeti satın alacak tüketicileri ve kamu menfaatini de koruma amacı gütmektedir. Öyleyse mal veya hizmetin niteliği, kalitesi ya da coğrafi kaynağı ile ilgili olmamakla birlikte benzer konularda yanıltıcı nitelik taşıyan işaretlerin de marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir.


III. Kuruluş Yılı Gibi Algılanabilecek Tarih Unsurları İçeren Markalar Yanıltıcı Mıdır?


Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), marka başvurularını incelerken, markada belirtilen tarihin niteliğini, doğruluğunu ya da başvuru sahibinin işletmesinin gerçekten markada belirtilen tarihte kurulup kurulmadığını denetlemekle yükümlü değildir. Ancak, başvuru sahibinin işletmesinin kuruluş tarihi veya başkaca bir özelliğini belirtmeyen bir tarih ibaresini markasına dahil etmek suretiyle köklü bir geçmişe sahip olduğu izlenimi yaratması halinde markanın yanıltıcı olup olmadığı sorusu gündeme gelmektedir. Bu bağlamda, işletmenin tarihî kökenlerine dair gerçek dışı algı yaratan tarih unsurları içeren markaların, SMK m. 5/1-(f) bendinde yer alan mutlak ret nedeni uyarınca reddedilip reddedilmeyeceği ve bahsi geçen markaların tescil edilmeleri halinde sonradan hükümsüz sayılıp sayılmayacağı büyük önem arz etmektedir. 


Öncelikle belirtmek gerekir ki SMK m. 5/1-(f) bendi gereğince mal veya hizmetlerin niteliği konusunda halkı yanıltabilecek işaretler marka olarak tescil edilemez. İlgili mal veya hizmetlerin hangi tarihten bu yana sunulduğunun veya mal veya hizmetleri sunan işletmenin hangi tarihten bu yana faaliyet gösterdiğinin, köklü bir işletme olup olmadığının mal veya hizmetlerin niteliğine ilişkin bir husus olup olmadığı tartışılmaya muhtaçtır. Bu hususun mal veya hizmetin niteliği kavramına dahil olduğuna kanaat getirilmesi halinde SMK m. 5/1-(f)’de yer alan açık hüküm uyarınca mal veya hizmetin niteliği konusunda halkı yanıltacak işaretlerin, bu anlamda kuruluş tarihi veya ilgili mal veya hizmetin sunulmaya başlandığı tarih konusunda yanıltıcı ibare içeren işaretlerin marka olarak tescil edilmesi mümkün olmayacaktır.


Bununla beraber yukarıda belirttiğimiz üzere SMK m. 5/1-(f) bendinde sayılan yanıltıcılık halleri mal veya hizmetin niteliği, kalitesi ya da coğrafi kaynağına ilişkin konular ile sınırlı değildir. Sayılanlar gibi diğer konularda halkı yanıltıcı işaretlerin de marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir. İşletmenin tarihî geçmişine ilişkin yanlış bilgiler sunan bir marka, tüketiciyi yanıltarak onu mal veya hizmete ilişkin farklı bir algıya sevk ederek yanıltabilecek ve müşterinin iradesine uygun düşen bir seçim yapmasını engelleyebilecektir.


Kanaatimizce, açıkça tarih ibaresi olarak algılanacak unsurların, başvuru sahibi köklü bir tarihi geçmişe sahip olmadığı halde böyle bir işletme izlenimi verecek surette markada kullanılması halinde markanın yanıltıcılık bakımından değerlendirilmesi ve halkın bu konuda yanılacağına ilişkin güncel ve ciddi bir tehlike görülmesi halinde marka başvurusunun reddine karar verilmelidir.


IV. Fauré Le Page Davası ve Arkaplanı


Bu konuda derdest bir dava olan Fauré Le Page davası, halihazırda Fransa’da devam etmektedir. Söz konusu davanın konusu "Fauré Le Page" markasıdır. İlk olarak 1716 yılında Paris’te kurulan "Maison Fauré Le Page" adlı şirket; silah, mühimmat ve deri aksesuarlarının ticaretini gerçekleştirmiştir. Ancak, söz konusu şirket 1992 yılında feshedilmiş ve faaliyetlerine son verilmiştir. Buna karşın, 2009 yılında, önceki şirketle herhangi bir hukuki ya da kurumsal bağı bulunmayan "Fauré Le Page Paris" adlı yeni bir şirket kurulmuştur. Bu yeni oluşum, lüks deri ürünleri alanında faaliyet göstermeye başlamış ve kısa süre içinde "Fauré Le Page Paris 1717" ibaresini içeren iki marka tescil ettirmiştir. Bu durum, davacının, söz konusu markaların yanıltıcı nitelikte olduğu iddiasıyla iptal talebinde bulunmasına yol açmıştır. Davacı taraf, markaya eklenen "1717" ibaresinin, şirketin köklü bir geçmişe sahip olduğu yönünde tüketicilerde yanlış bir algı oluşturduğunu ve yeni şirketin, eski markanın halefiymiş gibi bir izlenim yarattığını ileri sürmektedir. Bu sebeple bu davada, markanın kuruluş tarihi ile alakasız eski bir tarih unsuru içermesinin yanıltıcı nitelikte olup olmadığı tartışılmaktadır.


A.   Hukuki Tartışma ve Davacı ve Davalı’ya Ait Görüşler


Dava sürecinde iki temel görüş karşı karşıya gelmiştir:


  • Davacı ve Fransız Yargıtayı’nın Görüşü: Rakip şirket ve Fransız Yargıtayı, bir markanın aldatıcılığının yalnızca ürün veya hizmetlerin nitelikleriyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda marka sahibinin kimliği ve geçmişi gibi unsurları da kapsayabileceğini savunmaktadır.

  • Marka Sahibinin Savunması: Buna karşılık, marka sahibi şirket, mahkemenin marka sahibinin kimliğinden ziyade doğrudan ürün ve hizmetlerin niteliklerine odaklanması gerektiğini ileri sürmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin (EUIPO) benzer bir konuda verdiği 27 Kasım 2019 tarihli (n°19646) kararında markanın aldatıcı olmadığı yönünde hüküm tesis ettiğini hatırlatarak bu görüşünü desteklemektedir.


B. Mahkemenin ABAD’a Yönelttiği Başvuru:


Fransız Yargıtayı, konuya ilişkin nihai kararı vermek yerine, Avrupa Birliği Adalet Divanı’na (ABAD) başvurarak, 22 Ekim 2008 tarihli 2008/95/CE sayılı Direktif’in ilgili hükümlerinin nasıl yorumlanması gerektiğine dair bir yorum talebinde bulunmuştur. ABAD tarafından önümüzdeki aylarda verilmesi beklenen karar, sadece bu dava açısından değil, benzer nitelikteki markalar bakımından da büyük önem taşımaktadır. Özellikle tarih ibarelerinin marka tescilinde kullanımına ilişkin daha net bir çerçevenin çizilmesi ve aldatıcılık değerlendirmesinde hangi unsurların dikkate alınması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması için ilgili ABAD kararını merakla takip edeceğiz.


V. Sonuç


Özellikle markanın geçmişi veya kuruluş yılına dair gerçeği yansıtmayan algı yaratacak tarih unsurlarının markada yer alması, marka başvurusunun yanıltıcı nitelik taşıması nedeniyle reddinin ve tescilli markanın bu nedenle hükümsüzlüğünün değerlendirilmesine neden olabilmektedir. SMK m. 5/1-(f) uyarınca, halkı yanıltan işaretlerin marka olarak tescili mümkün değildir. İlgili madde hükmünde mal ve hizmetlerin nitelik, kalite ve coğrafi kaynağı konusunda yanıltıcılık açıkça sayılmakta, ancak “gibi konularda” denilerek madde kapsamının yalnızca bu konularda yanıltıcılık ile sınırlı olmadığı açıkça belirtilmektedir. Fransız Yargıtayı bu hususta görmekte olduğu "Fauré Le Page" davasında, ABAD’dan yorum talebinde bulunmuş olup, ABAD tarafından bu hususta verilecek karar tarih ibaresini unsur olarak içeren markaların yanıltıcı niteliği ve genel anlamda yanıltıcılık değerlendirmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Fransız Yargıtayı’nın Avrupa Birliği Adalet Divanı'na başvurusu, bu alanda daha net bir hukuki çerçeve oluşturulmasına zemin hazırlayacak ve gelecekteki marka tescil süreçlerine rehberlik edecektir. Kararı ilgi ve merakla takip edeceğiz.

bottom of page